“`html
Almanya’da Erken Seçim Heyecanı: Partilerin Seçim Yarışına Girişi
Almanya, Başbakan Olaf Scholz’ün liderliğindeki koalisyonun sona ermesiyle 23 Şubat’ta yapılacak erken seçimlere hazırlanıyor. Siyasi partilerin seçim kampanyaları hızla başlamış durumda.
Partiler, başbakan ve liste başı adaylarını açıklamaya başladılar; ancak henüz kapsamlı seçim programlarını netleştirmiş değiller. Bu programların, Aralık ve Ocak aylarındaki kongreleri ve parti yönetimi toplantılarıyla birlikte kamuoyuna sunulması bekleniyor.
Seçim sürecinde dış politika ve savunma konuları ön planda yer alıyor. Donald Trump’ın ABD’de yeniden başkan seçilmesi sonrası, Almanya’nın ABD ile ilişkilerinin nasıl şekilleneceği, Ukrayna’ya yönelik siyasi ve askeri yardımlar, Rusya ile artan gerginlik ve NATO’nun geleceği, tartışılan temel konular arasında.
Ekonomik durgunluk, Alman şirketlerinin karşı karşıya kaldığı zorluklar, istihdam politikaları, enerji geçiş süreci ve yeni vergi düzenlemeleri de seçim gündeminde sıkça yer buluyor.
Almanya’nın Avrupa Birliği içindeki stratejik rolü, ülkedeki muhtemel koalisyon hükümetinin seçimlerin sonucuyla nasıl şekilleneceğini belirlediği için, Türkiye açısından da oldukça önem arz ediyor. Almanya, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde en güçlü siyasi ilişkiler kurduğu ülkelerden biri. Ayrıca, Türkiye’nin ekonomik durumu üzerindeki etkisi nedeniyle Almanya, önemli bir konuma sahip.
Deutsche Welle Türkçe, Almanya’daki muhtemel koalisyon hükümeti kurma adayları, liste başı adayları ve Türkiye ile ilişkilerine yönelik yaklaşımlarını derledi.
SPD’nin Adayı: Olaf Scholz
Sosyal Demokrat Parti (SPD), Olaf Scholz’u tekrar başbakan adayı olarak gösterdi. Scholz, Aralık 2021’de Angela Merkel’in uzun süren döneminin ardından göreve gelmişti.
1958 doğumlu Scholz, SPD’ye genç yaşta katılmış, hukuk eğitimini tamamladıktan sonra milletvekili olarak siyasete adım atmıştır. Hamburg Eyaletinin başbakanlığı ve federal düzeyde çalışma ile maliye bakanlığı görevlerinde bulunmuştur, dolayısıyla SPD’li dördüncü başbakan olarak tarih yazmaktadır.
Çalışkan ve sonuç odaklı bir pragmatist olarak kendini tanımlayan Scholz, seçmen desteğinin azaldığı yönündeki anketlerin ışığında tekrar başbakan olmasının zorlayıcı olabileceği belirtiliyor. Görev süresi boyunca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile düzenli diyalog kurmayı sürdürmüş ve Türkiye ile askeri ve ekonomik işbirliğini güçlendirmek üzere çeşitli adımlar atmıştır.
Özellikle, Türkiye’ye silah ve askeri malzeme satışına onay vermesi, Scholz’un Türkiye’ye olan yaklaşımını net bir şekilde göstermektedir.
CDU’nun Adayı: Friedrich Merz
Ana muhalefet partisi Hristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) lideri Friedrich Merz, erken seçimlerde partinin başbakan adayı olarak öne çıkıyor.
1955 doğumlu Merz, 50 yıldır Almanya siyasetinde aktif bir şekilde rol oynamaktadır. İleri düzeydeki Katolik inancıyla bilinen Merz, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı olsa da, Türkiye ile olan ilişkilere önem vermektedir.
Merz, Türkiye ile daha yakın ekonomik ve siyasi ilişkiler kurma ihtiyacına dikkat çekmiş, mülteci sorunu konusunda Türkiye’ye daha fazla mali destek verilmesinden yana olduğunu belirtti. CDU’nun Avrupa Parlamentosu seçimleri için hazırladığı programda Türkiye ile olan ilişkilerin önemine vurgu yapılmıştır.
Yeşillerin Adayı: Robert Habeck
Yeşiller, 23 Şubat seçimlerinde eski eş başkanı Robert Habeck’i liste başı adayı olarak belirledi. 1969 doğumlu Habeck, Almanya’nın kuzeyinde Lübeck’te doğmuştur.
Habeck, koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı olarak görev yapmıştır. Mütevazı ve samimi bir imaja sahip olan Habeck, koalisyonun diğer ortaklarıyla daha dengeli bir ilişki kurmak için çalışmıştır.
Habeck, Erdoğan liderliğindeki AKP hükümetine karşı sert eleştiriler getirse de, bakanlığı boyunca iktisadi işbirliklerini sürdürmüştür. Almanya ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik çeşitli buluşmalara ev sahipliği yapmıştır.
AfD’nin Adayı: Alice Weidel
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin eş başkanı Alice Weidel, partinin liste başı adayı olarak seçilmiştir.
1979 doğumlu Weidel, ekonomi alanında doktora yapmış ve AbD ile NATO’ya yönelik eleştirileriyle tanınmaktadır. AfD’nin Almanya’daki yerinin sağladığı güçle birlikte, Weidel güçlenerek seçimlerde etkili bir aktör haline gelmiştir.
Weidel, Türkiye’nin AB üyeliği sürecine güçlü bir karşıtlık sergileyerek, ülkesinin sınırlarının güvenliğini öne çıkarmaktadır; bu nedenle Türkiye ile olan mali mutabakatların sonlandırılması gerektiğini savunmaktadır.
FDP’nin Adayı: Christian Lindner
Hür Demokrat Parti (FDP) lideri Christian Lindner, hükümet krizi sonucunda başkan yardımcılığı ve maliye bakanlığı görevinden ayrıldığında, seçimlerde öne çıkmış olan bir isimdir.
1979 doğumlu Lindner, genç yaşta siyasete adım atmış ve FDP’yi yeniden Federal Meclis’e kazandırmak için önemli adımlar atmıştır. Özellikle sosyal medyadaki etkisiyle öne çıkmakta ve Türkiye ile ilgili sert görüşlerini gerekçelendirmektedir.
BSW’nin Adayı: Sahra Wagenknecht
Sol Parti’nin önde gelen politikacılarından Sahra Wagenknecht, bu yıl başında hem kendi adını taşıyan hem de daha geniş bir kesime hitap eden Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) partisini kurmuştur.
Wagenknecht, Türkiye ile ilgili eleştirileriyle tanınmakta ve özellikle Türkiye’nin Suriye’ye yönelik askeri müdahalelerini kamuoyuna taşımaktadır. Seçimlerde Türkiye’nin durumu hakkında nasıl bir politika izleyeceği merakla beklenmektedir.
Sonuç
Almanya’daki erken seçimler, ülkenin siyasi dinamiklerini şekillendirecek ve Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerde önemli etkilere yol açacaktır. Her parti, seçmenlerin güvenini kazanmak için çeşitli stratejilere başvurarak, gelecekteki koalisyon ihtimallerini belirleyecek.
“`