Hatay 3. İdare Mahkemesi, Samandağ’ın “çarşı” olarak nitelenen merkezinin büyük bir kısmının “Afet Yasası” olarak bilinen 6306 sayılı kanun çıkmadan önce rezerv alan ilan edilmesine yönelik yürütmenin durdurulması ve kararın iptali istemiyle açılan davada çarpıcı bir karara imza attı. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı, bölgenin rezerv alan ilan edilmesine ilişkin rezerv alan kararının dışında başka gerekçe sunamadı. Bakanlık, kamu yararı olduğunu ileri sürdüğü karara ilişkin, ‘’Afetten etkilenecek nüfusun olmadığı boş bir alanda afet riskinden söz etmek mümkün değildir’’ savunmasıyla yetindi. Buna rağmen yerel mahkeme, yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verdi.
Hatay Samandağ’da yaşayan Yapar ailesi, ilçede sağlam yaklaşık 500 ev ve 500 iş yerinin olduğu çarşı merkezdeki 1.6 hektarlık alanın “Afet Yasası” olarak bilinen 6306 sayılı kanun çıkmadan 4 ay önce rezerv alan ilan edilmesine yönelik yürütmenin durdurulması ve kararın iptali için Hatay 3. İdare Mahkemesi’nde dava açtı.
Dava dilekçesinde bölgenin rezerv alan ilan edilmesinin planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı, kararın taşınmaz sahiplerinin bilgisi dışında alındığı, mülkiyet hakkının ihlal edildiği ve kanunilik ile ölçülülük ilkelerine riayet edilmediği vurgulandı.
Mahkemeye savunmasını sunan Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı, ‘’Dava açmayan vatandaşların haklarının gözetilmesi gerekliliği göz önüne alındığında, Rezerv Yapı Alanı Kararının ‘tamamının’ iptalinin talep edilmesinde davacının doğrudan veya dolaylı olarak aktüel, şahsî ve meşru bir menfaati bulunmamakta olup, sadece maliki oldukları taşınmaz bakımından iptalinin talep edilebileceği değerlendirilmektedir. Dava konusu Rezerv Yapı Alanı Kararının “tamamının” iptalini talep etmekte davacının ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek, davanın 23.08.2023 tarihli ve 7213599 sayılı Bakan Olur’unun tamamının iptali talebi yönünden reddi gerekmektedir’’ dedi.
Bakanlık’ın savunması: Afetten etkilenecek nüfusun olmadığı boş bir alanda afet riskinden söz etmek mümkün değildir
Bakanlık savunmasında, Birleşmiş Milletler ve ilgili komisyonlarının afet riski azaltımına ilişkin hazırladığı raporlara atıfta bulunarak, afetten etkilenecek nüfusun olmadığı boş bir alanda afet riskinden söz etmek mümkün olmadığını ileri sürdü. Bakanlık savunmasında şu ifadeleri kullandı:
‘’Bir alanda riskten söz edilmesi için üzerinde yerleşim alanının bulunması ve beşeri faaliyetlerin sürdürülmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında afetten etkilenecek nüfusun olmadığı boş bir alanda afet riskinden söz etmek mümkün değildir. Gelinen aşamada ise deprem sonrası alandaki beşeri faaliyetlerin durduğu ve alanın yerleşim alanı niteliğini kaybettiği, risk unsurları bulunmasına rağmen afet riskinden etkilenecek bir nüfusun bulunmadığı görülmektedir.’’
Bakanlık, riskli alanların dönüştürülmesinde kamu yararı bulunduğunu, söz konusu alanın yerleşime uygunluğunun hasar tespit çalışmaları kapsamında ortaya çıktığını ve dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını ileri sürerek davanın ve yürütmenin durdurulması isteminin reddinin gerektiğini savundu.
Müdürlük Bakanlık’ın yazısı dışında belge sunamadı
Dosyayı inceleyen yerel mahkeme, bölgenin rezerv yapı alanı olarak belirlenmesine ilişkin olarak herhangi bir detaylı teknik inceleme ve çalışmalar ile alanın rezerv yapı alanı olarak ilan edilebilmesi için Uygulama Yönetmeliği’nde aranan gerekçe raporunun ve diğer tüm bilgi ve belgelerin örneğinin gönderilmesini talep etti.
Hatay Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü, isteme ilişkin mahkemeye gönderdiği cevapta konu ile ilgili olarak Bakanlık’ın yazısı dışında ellerinde bilgi ve belge bulunmadığını söyledi.
Mahkemeden yürütmeyi durdurma talebine ret
Dava dosyasını inceledikten sonra karar veren Hatay 3. İdare Mahkemesi, Bakanlık’ın yazısı dışında rezerv alan kararına ilişkin herhangi bir inceleme, rapor, bilgi ve belge olmamasına rağmen kanun hükmünde öngörülen şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle yürütmeyi durdurma talebinin reddine karar verdi.